3
Ekim 2005 tarihinde AB tarihi bir karar alarak, Türkiye ile üyelik
müzakerelerini resmen başlatmıştır. Bu gelişme, daha geniş yansımalarıyla
birlikte AB bütünleşme süreci bakımından yeni bir dönemin başlangıcına
işaret etmektedir. Artık AB için daha geniş bir stratejik, toplumsal ve
kültürel güç perspektifi sözkonusudur.
Avrupa
kamuoylarında tartışmalara konu olacak bu süreç aynı zamanda Avrupa’yı
oluşturan değerler sisteminin evrenselleşmesi açısından da bir sınav teşkil
edecektir. Müzakere süreci boyunca İtalya’nın ve İtalyan halkının desteğinin
devam edeceğinden, hatta daha da güçleneceğinden kuşkum yok.
Beni
bu kanıya İtalyan halkı ile geçmişi yüzyıllara dayanan köklü ve yoğun
ilişkilerimizin mevcudiyeti sevk ediyor. Bizler, yani Anadolu Türkleri, daha
öncesini saymazsak Hititlerden başlayan Antik Grek, Roma, Bizans, Osmanlı döneminden
süzülüp gelen Anadolu medeniyetinin son mirasçılarıyız. Ancak bu miras
sizin ve bizim ortak mirasımızdır. Bu miras, doğu ve batının değerlerinin
yoğrularak özümsendiği ve buna dayalı modern, çağdaş, demokratik değerlerin
kök saldığı bir ülkenin, yani Türkiye’nin ve onun halkının oluşmasında
ağırlıklı role sahiptir.
Türkiye, bugünkü yapısı ile hepimizin
engellemeye çalıştığı medeniyetler arası çatışmanın anti-tezini teşkil
bir ülke olduğu gibi, Müslümanlıkla demokrasinin çelişmediğinin de en
güzel göstergesidir. Bunun yanı sıra Türkiye, kıtalararası ticari
yolların, enerji bölgeleri ile koridorlarının merkezinde yer alan coğrafi
konumu, geniş ve verimli toprakları, zengin doğal kaynakları, genç ve
dinamik nüfusu, güçlü ekonomisi ve istikrarlı demokratik hukuk sistemi
ile giderek daha çok aranan değerli bir ortak olma özelliklerine sahiptir.
Bütün bunlar AB liderlerinin Türkiye’ye üyelik yolunda yeşil ışık
yakmalarında etken olan gerçekler arasında yer alır. İtalya bu kararı
kuvvetle desteklemiştir. Bunu takdirle karşılıyoruz.
Tarihi süreç içinde yoğun ilişkiler yumağı
kuran İtalya ve Türkiye, günümüzde birlikte üyesi oldukları BM, Avrupa
Konseyi, NATO, AGİT, OECD gibi örgütlerde işbirliği yaparak dünya barışı,
istikrarı, huzuru ve tüm insanlığın refah ve kalkınması için el ele çalışıyorlar.
Bütün bunlara ilaveten İtalya-Türkiye ilişkilerinin
de her alanda iki ülkenin ve vatandaşlarının çıkarlarına uygun olarak
geliştiğini görebilmek iyimserliğimi artırıyor. Ülkeler arası ilişkilerde
halklar arası dostluğun da önemli yeri vardır. Bizler de sizin gibi
Akdenizliyiz. Hissiyatımız, zevklerimiz ve değerlerimiz arasındaki
benzerlikler, hatta uyum derindir. Bu nedenle birbirimizi daha iyi tanıdıkça,
ön yargılardan kurtuldukça, ortak denizimiz olan Akdeniz havzasında
demokrasi ve refahı daha ileri düzeylere taşıyacak atılımlarımızı güçlendirebileceğimize
inanıyorum. Bu yolda sizlerle daha kapsamlı çalışmalara hazırız.
Bu vesileyle, okumak, iş kurmak, her nedenle
olursa olsun İtalya’ya gelen sevgili vatandaşlarımıza da kısaca
seslenmek istiyorum. Yaşadığınız bu ülkenin yasalarına ve toplumunun
kurallarına uyunuz. Toplum içinde aktif olunuz. Dostluklar kurmakta
zorlanmayacağınıza eminim. Sizlerden Türkiye’mizi tanıtacak, iki ülke
halkı arasında dostluk köprüleri kurarak birbirlerini daha iyi anlamalarını
sağlayacak özellikle güzel ülkemize ziyaretleri teşvik edici etkenlikler
bekliyorum. Taleplerinizi, sıkıntılarınızı bizlere çekinmeden
duyurunuz. Bizler sizlere yardımcı olmak için buradayız ve Büyükelçiliğimiz
her zaman sizlerin ikinci evi olacaktır. Bu vesileyle sizlerle gurur duyduğumu
belirtir ve önümüzdeki dönemde yapacağımız çalışmalarda sizlerin
desteğine güvendiğimi bilmenizi isterim.
Uğur
Ziyal
|