T.C. Roma Büyükelçiliği

Ambasciata    di Turchia -

-    Turkish Embassy

 

Charles Kupchan:

«Bin Laden'e Karşı Mücadeleyi Kazanmak İçin Avrupa'nın Türkiye'ye İhtiyacı Var»,

Libero, 28.11.2004

 

--Ankara, demokrasinin İslam dünyasına ihracında “sihirli anahtar” konumunda. ABD ve Avrupa, kaderinde çıkarları adına ayrılmak olan iki kardeş--

 

KUPCHAN: “Kökten dinciliğin meydan okuması ? Gizli silah Avrupa’nın elinde...”

 

CARELLA: Bu ne Sayın Profesör, şaka mı?

 

KUPCHAN: Ne şakası... Şayet uygarlıklar çatışmasını ortadan kaldırmak istiyorsanız, doğrudan İslam aleminin topraklarında ve farklı ulusal yansımalar üzerinden hareket edilmesi gerektiği görüşündeyim. Bu bağlamda da birinci sırada Avrupa bulunuyor.

 

CARELLA: Yani?

 

KUPCHAN: Bu uzun soluklu mücadelenin ileri karakolunun Türkiye olduğunu gayet iyi anladınız. Burası Avrupa’nın uzak görüşlü bir politikayla mücadele vermek zorunda olduğu bir yerdir.

 

Prof. Kupchan Vaşington’daki çalışma odasından Türkiye’nin AB’ne uyum manevralarını dikkatle izliyor. Ancak Avrupa ülkelerinin bu hareketin tarihsel anlamdaki getirilerinin bilincinde olmaması ihtimalinden de endişe ediyor ve şunu belirtiyor: “İslami terörle mücadelede AB içinde bir Türkiye batıya daha fazla güç kazandırır”.

 

CARELLA: Bize bunu biraz daha açabilir misiniz?

 

KUPCHAN: Avrupa’nın kapısını çalan, çoğunluğu Müslümanlardan oluşan ancak laik olan 60 milyon nüfuslu bir ülke var. Şayet Avrupa kapısını bu ülkeye açmazsa, Atatürk’ün ülkesini Asya ve Kafkaslara doğru iter ki, bu da şaşkın bir şekilde kendi kalesine gol atmak gibi bir şey olur.

 

CARELLA: Ancak bu yolla AB kendi sınırlarını Mezopotamya’ya kadar vardırabilir.

 

KUPCHAN: Hatta Asya’ya açılan Orta Doğu bölgesine kadar diyebiliriz ! Bugün Avrupa elinde demokrasi kartı ile İslam ülkelerinin doğrudan kalbine ulaşma imkanına sahip. Bu gizli bir silahtır. Etkileri bir ülkeden diğerine gecikmeksizin sıçrayabileceği büyük tarihi bir soluk alma vakası söz konusudur.

 

CARELLA: Bununla birlikte Türkiye’nin AB’ye katılımı konusunda Avrupa ülkeleri içinde görüş ayrılıkları devam ediyor... Almanya’nın kendine sakladığı bir çok ihtimal mevcut; Fransa ise sırf bu nedenle referanduma gitmeyi düşünüyor.

 

KUPCHAN: Chirac ve Schröder savaş yoluyla demokrasi ihracını güden Amerikan stratejilerini ağır bir şekilde eleştiriyorlar. Şimdilerde, Türkiye’yi AB’ye katmak suretiyle, bu konuyu müzakereler kanalıyla halletme olasılığının da var olduğu bir takım farklı hedefler üzerinde duruluyor. Bu eşi benzeri olmayan bir konu. Farklı düşünen ve bunda da haklı olduğu ortaya çıkabilecek ülkeler de mevcut.

 

CARELLA: Sayın Profesör, siz Avrupa’nın kendi yöntemleriyle demokrasini ihracından bahsediyorsunuz ki, bu da şu an itibariyle Avrupa’nın sahip olmadığı bir liderlik kabiliyetini gerektiriyor.

 

KUPCHAN: Benim görüşüme göre bunun gerçekleşmesi çok fazla sürmeyecek. Geçmiş yüzyıllarda da bu hep böyle oldu. Yeni bir güç merkezi yaratıldığında, bu güç merkezleri uluslararası platformda önemli bir rol üstlenmek ve kendinden öncekilerle rekabet etmek eğilimine giriyorlar.

 

CARELLA: Yani, gelecekte Avrupa ile ABD’nin, ortak değerlere sahip olmalarına rağmen, ayrı ayrı yönlere mi yürüyeceklerini ima ediyorsunuz?

 

KUPCHAN: Öğrencilerime batı dünyasının son yıllarda yaşadığı bu bölünmeyi tam olarak algılayabilmek için yapılacak en iyi şeyin Roma ve Bizans İmparatorluklarının tarihini derinlemesine incelemek olduğunu söylüyorum. Ortak mirasları Batı ile Doğu’nun iki büyük başkentinin düşman olmalarını engelleyememiştir. İşte Avrupa ile ABD arasında yaşanan olay da budur. Atlantik’in iki yakasında farklı çıkar ve değerler mevcuttur.

 

CARELLA: Tam da açık bir yaraya parmak bastınız. Sizin de önceden tasvir ettiğiniz gibi, özerk bir askeri güç olmaksızın uluslararası platformda etkin bir rol üstlenilebilir mi? Eğer ABD ile ilişkiler koparsa, Avrupa’yı kim savunabilir?

 

KUPCHAN: Yaşlı kıta kendi kendini savunur. Avrupa doğuya doğru genişlemeyle, kademe kademe ABD’nin yerini alarak Avrasya jeopolitiğinde egemen hale gelecektir.

 

CARELLA: Profesör, insan sizi dinleyince tarihin adeta bir çeşit sarkaç gibi ilerlediği duygusuna kapılıyor...

 

KUPCHAN: Bizim durumumuz da aynen öyle! ABD, Britanya İmparatorluğundan koparak doğmuştu. Bugün ise, uluslararası düzeyde özerk bir rol oynayabilmenin çarelerini arayan, Amerika’dan kopmaya çalışan Avrupa’dır. Neler olacağını hep birlikte göreceğiz. Mamafih, Türkiye vakası ilk gerçek deneme masası olacaktır.

 

 

  

T.C. Roma Büyükelçiliği, harici web sitelerinin içeriğinden sorumlu değildir
Copyright © 2004 Turkish Embassy, Rome-Ambasciata di Turchia, Roma